Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 34,4321 | 34,4941 | |
EURO | 36,3227 | 36,3881 |
KELİT (Ulutepe’)nin Tarihçesi ve Bilinmeyen Yönleri!
Ulutepe coğrafi bölge olarak Doğu Karadeniz’in iç kısımlarda (Orta Karadeniz) Tokat ilinin Turhal ilçesine bağlıdır. Amasya, Zile ve Turhal ilçe merkezinin yer aldığı üçgenin tam ortasındadır. Turhal’a 20 Zile’ye ise 18 km uzaklıktadır. Yörede Karadeniz iklimi hüküm sürmektedir.
Köyün yerleşim bölgesine bakıldığında, rivayetlere göre; Turhal’dan konargöçer Türkmen aşiretleri suyun gözesini bulmak için şimdiki gözün bulunduğu (Gözünbaşı) su havzasına gelirler. O zamanlar suyun etrafı orman ve balçık vaziyettedir ve kullanılmaya elverişli değildir. M.Ö 1750- 1490 yılları arasında ilk olarak Çorum Boğazköy (Hattuşaş) şehrinde kurulmuş olan Hitit Devletine bağlı bir köy yerleşim birimi olarak tarihe damgasını vurduğu belirtilmektedir. Hitit’lerin kültür izlerini günümüze değin yansıyan örnek olarak “Toptaş” olarak gösterilmektedir.
Toptaş’ın hemen yanındaki su havzası Tokat’tan Amasya üzerine gidecek kervanların konak yeri ve işaret noktası olarak da kullanılmakta idi. Yıllar önce de Toptaş’ın civarında yapılan bazı antik kazılarda da çıkan çanak, çömlek kalıntılarına bakıldığında buranın yerleşim ve konaklama yeri olduğu görülmektedir. Ulutepe (Kelit) Köyü’nde Hitit’lerden sonra Roma ve Bizanslıların da yaşadığını bazı kalıntılar göstermektedir. Bizanslılar, zamanında mesken yeri arayışına girilmiş, örnekleri; Toptaş, Dırmıkçı Essah Baba, Karşı yakalar..
Bu bölgeler şimdiler de ekilen araziler arasındadır. Zaman zaman bu arazilerde çıkan antik hac işlemeli araç gerekler bunun kanıtıdır.
Türkmenler M.S 1519 yılında şimdiki Kazğut Bölgesi’nde ki Erkilet yerleşim yerinden Bozoklu Celal Baba önderliğinde yapılan Celali ayaklanması sonucunda bir sürgünden canını kurtarma, bugünkü anlamda Mülteci Koruma Yeri olarak seçilen yere gelip yerleşmişler.
Bozoklu (Yozgat) olan Şeyh Celâl önderliğinde; topraksız köylüler, ağır vergilerden ezilenler, toprakları elinden alınmış eski sipahiler, sekbanlar, yerel idarecilerin baskı ve adaletsiz yönetiminden şikayetçi olan kitleler 1519 yılında Osmanlı yönetimine başkaldırdı. Tokat yöresinde başlayan ayaklanma aynı yıl içerisinde kanlı bir biçimde bastırıldı.
Anadolu‘da meydana gelen Celali isyanlarına sadece çiftçiler ve işsizler destek vermemiştir, Osmanlı devletinin teokratik olmasına karşı çıkan Alevîler de Celâli isyanına destek vermiştir.
Bölgede tarihi olaylar günümüze değin yansıyan, kalan işaretler ve iddialara göre Osmanlı Devleti’nin öngörüşmesiz politikaları olumsuz olayların yaşanmasına sebep olmuştur.
1960 yılına kadar köyümüzün adı “KELİT” tir. Bu ismin nereden geldiği pek bilinmemekle beraber dilden dile dolaşan rivayetlere göre; köyümüzün yerinde oba denilen basit yerleşim biçimi ile yaşamını sürdüren insanlar, aynı zamanda bu bölgeyi bir nevi korunma, zamanın zalim güçleri karşısında gizlenme yeri olarak kullanırlarmış. Zaman zaman bölgeye baskın yapan hakim güçler burada yaşayanlara çeşitli zulüm yaparlarmış. Bu durum karşısında eli silah tutan gençler kendilerini, yaşadıkları bölgeyi savunmak için silahlı güç oluşturmuşlar. Bunun karşısında baskı daha da artmış. Bölgeye gelen hakim güçler silahlı grubun yerini öğrenebilmek maksadıyla geride kalan insanlara eziyet etmeye başlamışlar. Baskılar neticesinde hayatını yitiren insanlar “Kuyuların Dere” denilen mevkide açılan kuyulara topluca defnedilmiş. “Kuyuların Dere” ismi açılan bu kuyulardan gelmektedir. Baskılara dayanamayan yöre halkı “ yeter artık yaptıklarınız, defolup gidin “ KEL İTLER” diye isyan ederler. İşte o zamandan 1960 yılına kadar köyün adı “KELİT” olarak kalmıştır.
Daha sonra ki yıllarda köyün şimdiki bulunduğu su havzası keşfedilerek buralara kalıcı evler yaparak yerleşir, önceki önce ki yerleşim bölgesine de “Eski Kelit” adını verirler. (İncöz) İnce Öz mevki üzerine giden yol üzerinde bulunan yayla bölgesi bir başka yerleşim bölgesi olarak bilinmektedir. Bu yörede bulunan kalıntılar bu tezi doğrulamaktadır.
Yerleşim alanı olarak su havzalarını tercih etmelerinin nedeni ise; geçim kaynağının hayvancılığa dayanma sebebidir.
Ayrıca Türkmen Aşiretlerinin subaşlarını kutsal olarak kabul etmeleri bir başka tercih sebebi olmuştur.
Kutsal sayılan su kaynaklarına çeşitli dilek diler, hastalarına şifa dilenilirmiş. Dileği kabul edilen kişiler subaşlarına lokmalar getirir köylülere ikram ederlermiş.
Köyümüz birçok sülaleden teşekkül etmiştir. Yöre halkı gibi köyümüzün insanları da Türkmen kökenlidir.
Kürtoğulları; Erzurum’dan
Hebilliler, Danacılar, Kaslogül, Kirazgil, Batallar; Kars’tan gelmişlerdir.
Ulutepe’nin Geçim Kaynakları: Tarım ve Hayvancılıktır.
Ulaşım: Her türlü motorlu araç ile ulaşım yapılmaktadır.
Köyde okur-yazar oranı yüksektir. Araştırmalara göre Tokat ilinde en fazla üniversite mezunu olan köyler arasında ilk sıralarda kendine yer bulur.
Yurt dışında ve büyük şehirlerde gurbetçileri çoktur.
GÖZÜNBAŞI MEVKİ
Ulutepe’de bulunan gözünbaşı mevkiinde çıkan su 6 köyü beslemekte ve Turhal’a ulaşmaktadır.
Gözünbaşı’nda her yıl şenlikler yapılmaktadır. Kamelyalar ve oturma gurupları mevcuttur. Ağaçlık gü¬zel bir mesire alanıdır ve tokat ilinde eşi benzeri yoktur.
Ulutepe köyüne ait İstanbul Okmeydanı’nda Ulutepe Spor kulübü, Turhal’da ise Ulutepe Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği vardır.
ULUTEPE VE ÇEVRESİNİN TANITIMI
1. Turhal İlçesi, Erikli Tekke köyünde Türbesi : Gözcü ve Bölge lideri Erüklü Baba (Kara Hasan)
2. Ulutepe doğu düzlüğünde “Türbesi”: Gözcü lideri Barak (Buyur) Abdal
3. Sarı Kaya köyünde Türbesi: Sarı Saltuk (Sarı Kaya) Abdal
4. Çivril Köyü tepesinde Türbesi: Gözcü lideri Öksüz Dede
5. Kazancı köyünde Türbesi: İsmi bilinmiyor. (Dikmen Babanın Kardeşi)
6. Ağcaşar köyünde 3 Türbeler: İsimleri bilinmiyor.
7. Ağcaşar köyü Kızıl Eniş Tepesinde Türbesi: İsmi bilinmiyor.
8. Yukarı Geyran Köyünde Türbesi: Garip Abdal Baba gözcü
9. Zile İlçesi Bacul (Bacal)Dikmende Türbesi: Dikmen Baba, gözcü lideri
10. Kervansaray köyünde Türbesi: Gözcü Ayan Dede
11. Dere boğazında Türbesi: Yağcı Abdal Baba, Çerçicilik yapmış.
12. Turhal İlçesi Kelit (Ulutepe) Köyünde Türbeleri: Celal Baba, Zünnun Baba, Kalender Çelebi. Essah türbesi. Ayaklanma liderleri.
13. Kelit Köyünde ESSAH Mezarlığı: yüze yakın mezar vardır. 47 tanesi Alevi önderidir. Bu Mezarlık, ESSAH sözcüğüyle şifrelenmiştir.
MEZARLIKLAR:
Bu şifre adlı mezarlıkta, Bozuklu Celal Baba, Zünnun Baba ve Kalender Çelebi Şah, isimli üç ayaklanma liderinin mezarları buradadır. (Arkeologlarca tetkik edilebilir.)
ESSAH MEZARLIĞI:
Bu şifrelenmiş Türbe bu üç liderden hangisi adına şifrelendiği kesin olarak bilinmiyor. Türbe Mezarlığın Batı kenarında kaldığına göre En son öldürülen Kalender Çelebiye ait olabilir. Diğer liderler içte Alıç ağacı dibindedirler. Burada bulunan eski Mezarların tümü lider, önder ve savaşçı Türkmen yiğitlerine aittir. Yakalanmış, sorgulanmış ve öldürülmüşlerdir. Kellesi olan ve olmayan vardır.
ESKİ KELİT’TEKİ MEZARLIK
Bu mezarlıkta yatan Türkmenler ecelleriyle ölmüşlerdir. Buradan şu öğrenilebilir. Mezar sayısıyla oranlanarak Türkmenler bu ilk yerleşim bölgesinde kaç yıl yaşadılar. Bilgisine ulaşılabilir.
YAYLADA Kİ MEZARLIK:
Bunlarda ecelleriyle ölenlere aittir. Burada da Mezar sayısı oranlanarak kaç yıl burada yaşadılar? Sorusuna cevap aranır.
İMHA OLAYLARI’NIN GEÇTIĞI VE TÜRKMENLER’IN İMHA EDİLDİKLERİ YERLER:
GAMLI DERE: (Gamgalı) :
Türkmenlerin, imha öncesi toplandıkları ve imha (katliam) için bu küçük içinde su akan dereye on binlerce yaşlı, çocuk, kadın Türkmen aileleri buraya toplanmış ve Dağlardaki kaçak akrabalarının görürde teslim olurlar diye bir müddet bekletilmişler. Kaçakların teslim olmadıkları görülünce de İmha etmek kararı uygulanmaya başlanmıştır. Birer askeri tim kuvvetinde Kürt askerleri gelerek bu noktadaki kalabalıktan elli kişilik Türkmen gurubunu ayırarak imha kuyularının veya imha fırınlarının bulunduğu noktalara götürmeye başlamışlardır. İşte bu ayırma sırasında götürülenlerin akrabaları ve orada bulunan bütün Türkmenler Hep bir ağızdan bağırıp çığırarak Kürt askerlerine hitaben “ uyuz köpekler”, ”yezitler” anlamına gelecek manada KELİT, KELİT diye bağırıp slogan atıyorlardı. Kürt askerler bu sözcüğün ne manaya geldiğini bilmedikleri ve anlamadıkları için görevlerini yapıyorlar ve hiç bir tepki vermiyorlardı. Ancak Zile’ye döndüklerinde bu sözcüklerin manasını öğrenmişlerdir. İşte Kelit coğrafyasında belge niteliği taşıyan yerler ve yerlerin adlandırıldığı isimler bunlardır.
ÖLÜM KUYULARI’NIN KAZILDIĞI DERELER:
Kuyuların Dere, bu derenin toprağı yumuşak olduğu için, bu derede birçok kuyu kazdılar. Binlerce Türkmen’i canlı canlı ve elbiseleriyle birlikte ellişer kişilik gruplar halinde kat kat bu kuyulara gömerek imha ettiler. Bu derede kuyu kazacak yer kalmayınca Yaylalarda Kanbergilin tarlaların bulunduğu dereye kuyu kazmaya başladılar.Oraya da binlerce Türkmen’i gömdüler. Kuyu kazmak zor iş ve vakit alıyordu. Olayı bir an önce bitirmek için bir tarafta da büyük ateşler yanan fırınlar yapmaya başladılar. Bu gün bu dereye kuyuların dere denir. Boş kalmış kuyu örnekleri vardır. Kambergil tarla için birçoğunun içini doldurdu. Temizlense görülür.
İNSAN YAKILAN BÜYÜK ATEŞLER:
Gamlı derenin güneyinde ve İnce öz deresinin başında bu gün Kasımgilin tarlalara alçak çukurlar kazıdılar altına beyaz kireç taşları döşediler ve üzerine büyük Ateşler yaktılar. Getirilen insanları bu ateşlerin içine atarak imha ettiler. İzleri bellidir. Bu yerlere bu gün fırınlılar denir.
ASKERİ ADLAR:
1) Çuhadar Mevki:
Çuhadar kelimesinin askerlikte manası, En büyük komutanın oturduğu, bulunduğu ÇADIR, Otağ ve Karargah ‘dır, Çuhadar ağa burada bulunur. Osmanlı paşa rütbesidir. Sivilde en büyük devlet memurunun bulunduğu yer demektir. Hüsrev paşa validir. aynı zamanda da Takma lakabı asker paşadır, iki şekilde de en büyük makamı işgal etmektedir. Kuyucu Murat paşa da sadrazam’dır. İşte bu bölgede ordugah kurduğu için askerlerce ve halkça o yer o mevki ÇUHADAR diye tarif edilip çağrılmıştır. Kel Bektaşgile ait tarlanın içinde paşanın çadır yeri durmaktadır. Rahmetli Hüseyin Bay diyordu ki; Küçüklüğümde taş ayıklarken ara sıra demir parçaları bulup babama gösterdiğimde babam bunların kadana atlarının nalları olduğunu söylerdi. Bu hala hatırımdadır. Şimdi anlıyorum ki burada çok süvari atı mevcutmuş. 0 zaman bu bölge oldukça örtülü ve ormanlık bir alanmış. İşte bu ad oradan gelmektedir. Canlı bir belgedir.
2) Kürt Çadırı Ve Kürt Yurdu:
İşte, Hüsrev paşanın ve Kuyucu Murat Paşa’nın Kürt askerleri bu ismin geçtiği yere ve boğaz oluk suyuna yakın, taşlı tarlanın batısında ve çuhadar mevkisine bir dere ile bağlı olan Askeri ordugahıdır. Askerler burada yatıp kalkmakta ve istirahat etmektedirler. Çadırlı ordugaha uygun bir yerdir.
3) Kovala- Yakala (Kovalı ) :
Bu sözcük Osmanlı süvari ordusunda (hücum) anlamında. Süvari komutanınca emrindeki süvari askerlerine (sür atını, düşmanı çevir, kovala ve yakala) anlamında verilen bir komut ve bir emir sözcüğüdür. Askeri bir terimdir. Bu yere kovalı denmesi bundandır. Arazi bir sıra Dağ çalının yamacı ve çayırlık düzlüğüdür. At koşturmaya, müsait bir arazidir.
TÜRKMENLERIN KIZ VE ERKEK ÇOCUK VE GELINLERI SAKLADIKLARI YERLER:
1) Kızlar Seküsü:
Bu sözcüğün anlamı, kız ve gelinlerin toplanıp Osmanlı askerlerin şerrinden ve tecavüzünden korunmak için ”saklandığı” durduğu yerin adı’dır. Kızlar toplanma bölgesi.
2) Kızoğlu (Yukarı Köy):
Bekar, Delikanlı genç Çocukları sakladıkları yerin adıdır. Daha sonra kız çocukları da buraya getirmişlerdir. Bu çocuklar katliamdan kurtulmuşlardır. O günden buyana o yere Kızoğlu denir. (Kız, oğlan karışık) anlamına da gelir.
ULUTEPE’DE EFSANESİ OLAN YERLER:
1) YAĞMUR DEDE SUYU:
Arkadaşlarınca Yağmur Dede takma adlı ve çallar mevkiinde gözcü lideri olan Heterodoks dervişin Kerametinden şüphe eden arkadaşlarını inandırmak için asasını vurarak büyük bir kayadan nazarlamayla su çıkardığı ve o dervişin adını taşıyan su gözesi. Mukaddes yer sayılır.
2) ÇİM İŞTE (ÇİMİŞGE)
Susuzluğa dayanamayıp teslim olmak isteyen arkadaşlarını ikna için dua ve Keramet ile Yağmur Dede’nin asasını yere dürterek çıkardığı su gözesi.
3) YUKARI GÖZÜN BAŞI:
Türkmen Derviş, ozan, şair ve ayaklanma liderleri, bu büyük su gözesinin başında savaşçıları ve halkı toplayarak zafere ulaşmaları için Yüce Allah adına kurbanlar kesip, et suyuna bulgur pilavı yapıp birlikte paylaşıp lokma ederek ve Cem ayini törenleri düzenleyerek Allaha kulluk görevlerini yerine getirmek için dualar, duvazimamlar, deyişler ve ilahiler söyleyerek yüce rabbin şanını ,uluhiyetini yükseltip dileklerde bulundukları ve halka, savaşçılara moral verildiği yerdir.
Burada defalarca Pir Sultan Abdal ve Kul Himmetin saz çalıp söyledikleri rivayet olunur. Duvalı ve nazarlı mukaddes bir yer sayılır. Zaten Atalarımız oğuzların hanları da böyle görkemli subaşlarında halkla birlikte bu şekilde şenlikler ve kurban şölenleri düzenler ve hediyeler dağıtılırdı. Böyle su gözelerini Şamanilik geleneği gereği aziz ve mukaddes yerler sayarlardı. Bu Türkmenlerin genlerinde taşıdıkları bir töredir. Animizm gereği bir gelenektir. İzin almadan ve Destur ya aziz su demeden su gözesinden su içilmez. İlk içişte de üç yudumdan fazla içilmez. Bu suyun rızalığını almaktır.
4) AŞAĞI GÖZÜN BAŞI
Burası da yukarı gözün başı gibi duvalı ve nazarlı bir yerdir. Zaman zaman burada da ibadetler ve cem ayinleri yapılmıştır. Ayrıca Tille oğullarının harman yerinde ve Hüseyin Kahyagilin ağıl yerlerinde kazanlar kurulup yemekler pişirilmiş karanlık basınca dağlarda ki kaçak savaşçılar buraya inip yemeklerini yiyor azıklarını alıp tekrar dağlara çıkarlarmış. Burası da mukaddes yer sayılır.
5) DIRMIKÇI
Buranın da yaz aylarında aynı amaçlı ve aynı niyetle kullanıldığı söylenir. Hititler içinde mukaddes bir su gözesi olduğu rivayet edilir. Çünkü bu su kışın yoktur. İlkbaharda çıkıp gürleşir. Hititler bu su gözesi başında kırmızı topraktan çanak, çömlek ve küp yapmak için çamur yoğururlardı. Bu suyu tanrının bu işi yapmaları tam iş mevsiminde bu suyu bahşettiğini düşünürlerdi. Su gürleşir gürleşmez çamur yapmaya başlarlar. Yaz ortasında su azalıncaya kadar onlar işlerini bitirirlerdi. Bu yüzden onlarca da mukaddes su gözesi olduğudur.
TÜRKMEN’LERIN YAŞAMLARI GEREĞI ISIMLENDIRDIKLERI YERLER VE KELIT, (ULUTEPE ) BELDESI’NIN ESKİ VE 2OOO YILI SINIRLARI:
1) ESKİ KELİT:
Aşiretlerin Kazova’yı terk edince , buzluk dağların da ilk yerleştikleri yerin adıdır. İmhadan sonra sağ kalanlar bu yere bu adı vermişlerdir. 1960 yıllarında bu yerde eski yerleşim taş duvarlı ören yerleri duruyordu. Hasan Çavuş’un oğulları bina duvarlarını yıkarak taşlarını ayıklamış ve tarla yapmışlardır. 140 /150 adet de mezarlık vardı. Bunları da Emingil sökerek tarla yapmışlar.
2) ORTAK OTLAK
Aşiretlerin ortaklaşa mera olarak kullandıkları arazi kesimidir. İlk yerleşim yerinin karşısındaki dağ tepeleridir. Güney yamaçlarına Ortağın Altı denir.
3) ORTAĞIN ALTI:
Ortak mera’nın güney alt bölümü’dür. Alt deresinden eski Kelit suyu geçer.
4) ÇAL DERESİ :
Adına uygun bir deredir. Kelit bölgesine güneyde sınır çizer. Eski Kelit suyunu ve ince öz deresinin sularını Ağcaşar köyünde ana suya katar.
5) CEVIZLİ DERESİ:
Eski Beylikler zamanın da Eratna Beyliğinin Sınır Kasabası Ağcaşar adında bir kasaba varmış Kasaba halkının bu derede ve yamaçlarında verimli Ceviz tarlaları varmış bu yüzden bu dereye onlar bu adı takmışlar.
6) KEMENT ÇUKURU:
Eratna Beyliği ile Hitit Devleti’nin sınır karakolu varmış bu kara kola gelen askerler sarp kaya olan Çal deresinden kement atarak bu karakola çıkarlarmış bu yüzden onlar bu adı vermişler.
7) TEK ARDIÇ:
Bu yörede bir tek ardıç ağacı bulunmasından dolayı yörenin bu adı almasına sebep olmuş.
8)KUZLAR VE MEŞELİ DERE:
Ağcaşar’dan bağlayarak Kelit çukurunda sona eren sıra dağa bu ad verilmiştir. Bu dağ ekseriya meşe ağaçlarıyla kaplıdır. Tepe üstlerine cevizli sırtları denir.
9) TUZLA’NIN BURUN:
Türkmenler bu tepe üzerindeki düz taşlar üzerinde koyunlarına tuz yalattıkları için bu adı vermişlerdir.
10) YAYLA YOLU DERESI:
Yaylalar mevkiinden çıkan suların ve kuyuların dereden gelen suların Kelit çukuruna aktığı deredir. Aynı zamanda bir geçittir.
11) YAYLALAR:
Türkmenlerin İlk yerleşim bölgelerindendir. Geniş hayvan merasıdır. Yazlık otlak olduğu için bu adı almıştır.
12) INCE ÖZ (İNCOZ) DERESİ:
İçerisinden ince bir su akar, Göletler olan bir vadi deredir. Dikmen’den başlar, Çal deresinin batı başında son bulur. Yamaçları çalılık ve vadi, çok güzel hayvan merasıdır. Şu anda çok yerini tarla yapmışlar. 2000 yılında yamaçlarına Çam ormanı yapıldı.
13 ) FIRINLI:
Türkmenlerin büyük ateşlere atılarak yakıldığı yerdir. İz ve Emareleri durmaktadır. Bilimsel araştırmayla gerçek bilgilere ulaşılacağını tahmin ediliyor.
14) GAMLI DERE:
Türkmenlerin toplanıp hapis edildiği yerdir. Ve bu dereden, Osmanlı Kuyucu Murat Paşa askerlerince 50-100 kişilik Türkmen grupları alınarak üçerli yürüyüş kolunda ölüm kuyularına ve ateş yakılan fırınlara (halkın Kel İtler ve uyuz köpekler) sloganı atılarak buradan götürmüşlerdir. 1605 veya 1606 tarihinde.
15) KUYULARIN DERE:
Türkmenlerin kuyular kazınarak öldürülüp gömüldüğü toplu mezar yeridir. Bu derede kuyuların kazınıp insanların gömüldüğü yerler bu gün için tarla yapılmıştır. Birde bu dereden kış aylarında çok sel suları geçtiğinden kuyular ya çok derin toprak altında kalmıştır. Yada sularla kayıp olup gitmiştir. Ama yine de bilimsel araştırmalar yapılsa izlerine ulaşılabilir.
16) GEN ALANLAR:
Türkmenler bu bölgeye geldikleri zamanlar sadece bu bölge de ormanlar seyrelmiş ve açık alanlar çokmuş buraya bu adı vermişler. İlk tarlalarda bu bölgede açılmıştır. Bu bölgede, yaylalarda ve eski Kelit bölgesinde tarla ve arazileri olan aileler (eğer sonradan miras veya satın alma yoluyla intikal etmemişse) mutlaka bu aile yerli Türkmen’dir.
17) KAYIŞ KIRAN:
Fazla dik, engebeli, çorak ve kıraç bir arazidir. Yolu olmadığı kağnıyla zor ulaşım sağlanan ve sık sık hayvan boyunduruğun da kayış kopardığı için bu ad verilmiştir. İki de deresi vardır. Birincide su var. İkincide su yoktur. Bu dere kevenlik sıra dağından Kayış kıran sıra dağını ayıran bir boğaz deredir. Bu derelerin sel suları özlerdeki düz arazileri basar.
18) KEVENLİK:
Guz dağlarının bir serisidir. Doğuda yayla deresi Guz dağından (Tuzlanın Burundan) ayırır. Güneyinde Gamlı Dere, Batıda Kayış kıran deresi, Kuzeyinde ise Kelit çukuru vardır. Kuzey yamacı oldukça diktir. Üzeri bir hava alanı gibi düzlüktür. Eskiden üzeri pür, ardıç denilen maki türü çalılıktı. Bol miktar da keven denilen bir bitkiyle kaplıdır. Bu dağ Kelit köyü için mükemmel bir turizm ve seyranğah alanıdır. 2001 yılında “Maliye ormanı olarak” orman bakanlığınca Çam ormanlığı olarak düzenlenmiştir. 200 Hektar alan belediye Başkanı Bekir Atılgan’ın İlk başkanlığında yapılmıştır. 1999 Kasımında İlk Belediye seçimi yapılarak (Köy) Ulutepe Beldesi olmuştur.
19) TOPTAŞIN DERE:
Adını altında bulunan Hitit Anıt Kayasından almıştır. Bol suyu ve göletleri bulunan bir deredir.
20) KELİT ÇUKURU:
Ağcaşardan başlayarak geniş bir vadiyle uzanarak gözler bölgesinde genişleyen ve Boğaz oluk su kaynağına kadar uzanan bir çukur düzlüktür. Bütün su kaynakları burada yoğunlaşır. Doğu kuzeyi Ulutepe Dağı, Ovacık kefi, Ali deresi, kuzeyi taşlı tarlalar, Çuhadar, Bektaş Dedenin bozu, güneyi kayış kıran sıra dağları ile çevrili, Çift Armutlar, Toptaş, Kürt yurdu, Gölükcü yolu gibi bölgeleri içine alan bir düzlüktür.
En verimli bölgedir. Şu anda söğüt, kavak gibi zararlı polen üreten ağaçlarla kirlenmiş ve güzelliği bozulmuştur. Bu pis ağaçlar temizlenerek Bodur meyve ağaçları ile süslense, Sebze bahçelerine dönüştürülse veya Sera bitkileri yetiştirecek seralar kurulsa. Kölükcü yolundan alt taraf’a Alabalık Çiftlikleri Turistik alanlar yaratılsa veya Kesme çiçekçilik bahçeleri tesis edilse çok verimli ve güzel olur. Bu bölgenin genel adı özlerdir.
21) BOĞAZ OLUK:
Çöl tepesi doğu ucun da, bir su gözesidir. Buradan başlayıp güneye doğru uzanan ve Baculu (Yaylayolu) köyüne çıkan Tilki Deresi Kelit ile Bacal (Baculu) köyünün sınırını oluşturur.
İstikbali olan önemli bir mevkidir.
22) HAŞHAŞLIK:
Zamanında bu küçük düzlükte Türkmenler Orta Asya da öğrendikleri ve buralara getirdikleri Haşhaş tohumlarını ekerek tarımını yapıyorlardı. Tohumu’nu yemeklik yağ olarak kullanır, afyonunu da satarlardı. Afyonunun da ne işe yaradığını bilmezlerdi. Sadece ilaç yapıldığını duymuşlardı. Bu yüzden o bölgeye bu ismi vermişlerdir.
23) ÇÖL TEPESİ:
Güneyi çam ormanlarıyla kaplı sıra bir dağ olan çöl tepesiyle çevrili ve bu tepenin zirve sırtları Bacal köyü ile Kelit köyünün sınırını çizerdi, Çöltepesi sıra dağı Baculu ve Kelit köyünün güney batı sınırlarının bittiği noktaya Mazıdeğen denilen mevkiye de sınır çizerek Damudere köyü boğazından çıkan ve baculu köyüne giden Zile yolu, (Yan yolda ) denen yola kadar uzanır.
Bu yol kenarında Kelit köyü sınırı biter.
Bu yolun Damudere boğazına giden bölümü Baculu köyü ile Kelit köyünün mazıdeğen, Orta çal batısı arazileri içine alarak Kelit köyünün Batı ve Batı kuzey sınırını çizer. Bu yolun batısında kelit köyü halkına ait başlangıç noktasında Tille oğullarına ait çördüğün dibi denilen tarla vardır. Damuderesi boğazına yakın bölümde ve yolun batısında Kelitliler’e ait “Göl yeri “ mevki vardır. Bu girinti arazi ve tarlalar Kelit köyüne aittir.
Burada adı geçen yol ikiye ayrılır. Birisi boğaz için¬den Damdere köyüne iner. Diğeri Dağ yamacına sararak Damudere köyü ile Kelit köyü sınırını Batı kuzeyde çiz¬erek Kiraz oluk suyunun altından, Geygel köyünün üstünden yan yol adını alarak Yağmur Dede suyuna ulaşır.
Bu yol bu noktaya kadar Kelit köyünün batı, kuzey sınırıdır. Yolun kuzeyinde kalan yerler Geygel köyüne ve Damudere köyüne aittir.
Geygel köyü yenidir. Damudere köyü Türkmenler zamanındandır.”Dam dere sözcüğü “ onlar tarafından verilmiştir. Manası “saklanacak, gizlenecek “ bir dere demektir. Dam örtülü, kapalı yer anlamındadır. Haşhaşlık mevki geniş bir ova ve düzlüktür. Batı ucuna yakın bölümde ada gibi bir dağ vardır. Adına uygun olarak ORTA ÇAL denmiştir. Haşhaşlık düzlüğünde su kaynağı yoktur. Dağın dibi denilen yerde bir çeşme, doğu ucunda Boğaz oluk, Kuzeyinde bulunan alçak sıra dağların düzlüğe inen derelerde Cimcime suyu gibi ufak çeşmeler vardır. Sulama suyu yoktur.
Kuzeyinde bulunan sıra dağların batı bölümüne naçarın bozu denir. Haşhaşlığa bakan yamaçlarına, üzerine ve öte yüzünde ekilebilir tarlalardır. Bu dağın doğu bölümüne Şalgamlık adı verilir. Bu dağın, üstü ve öte yüzüne de Şalgamlık denir ekilebilir’ tarlalardır.
Doğusu Bektaş Dedenin bozu ormanlık sahadır. Bu çevre içinde kalan düzlüğün adı o günden bu yana haşhaşlık denir.
24) KOVALA (Kovalı’nın Boğaz):
Haşhaşlığın kuzeyinde ki alçak sıra dağın doğu ucundan başlayarak Ovacık boğazına kadar uzanan Çal sıra dağlarının eteklerinde kalan geniş bir düzlüğe kovalı denir.Çal sıra dağları bu arazinin orta bölümünden çalın üzerine çıkan meyilli bir yolla geçit verir.Bu yol Çimde- iç su gözesi ile Yağmur Dede su gözesine ve Kızoğlu köyüne gider. Bu çal sıra dağı birde batı ucunda kovalı’nın boğaz denilen su gözesinin yanından geçen bir geçit yoluyla çal’ın üstüne, Fındıklı eşme su gözesine ve şalgamlık ile Geygel köyüne giden bir geçit yolu vardır.
25) ŞALGAMLIK:
Kovalı Boğazının batı kuzeyinde kalan ve yan yola, Damudere köyü, Geygel köyü sınırlarına kadar uzanan bir dere ve yamaçlardan oluşan engebeli bir arazidir. Kısım, kısım orman kısım, kısımda ekilen tarlalar vardır. Şalgam turpgillerden bir yumru bitkidir. Türkmenler bu bitkiyi Orta Asya’dan tanımaktadırlar. İçi oyularak kıymalı bulgur doldurulup dolma yapılır. Suyu çıkarılarak içilir. Turp gibi yenebilir. Belki de buralara gelince bu bitkiyi buralarda yetiştirdiler. Bu yüzdende buraya bu ismi verdiler.
26) FINDIKLI EŞMELER:
Birbirine paralel yan yol istikametine uzanan araları yakın iki ayrı derenin üst başlangıç noktasında çıkan ufak su gözeleri, civarlarındaki araziler bu adla anılırlar. Çevrede çoğunlukla yabani fındık çalılıkları vardır. Bolca da fındıkları olur. Birinci derenin batı yamacı Cırtoğ lakaplı, İbişoğullarına aittir. Güney yamacıda Tille oğullarından Bektaş Bay ve Kambergile ait özel korulardır.İpleme kayıtları vardır. Fakat tapusu yoktur. İkinci dereninse kuzey yamaçları Cumukgillere, güney yamacı ise Kartoggile, Tillelerin Halil Güngör’e ait özel korudur.Bu bölgede adı geçen şahısların ekilen tarlaları vardır. Tille oğullarının lakaplarından biride “Çolak oğullarıdır” Katliamdan kolları kopmuş olarak kurtulduğu için Çolak Ahmet derlermiş, ondan töreyenlere de Çolak oğulları demişler. Zaten koca bir aşiretten sadece iki kişi kurtulmuşlar. Bunun içinde (iki çatal ağaç) anlamına Tilleoğulları demişler. İşte birinci su gözesine ve yanındaki taşa Çolakların Taş derler.
27) YAĞMUR DEDE:
Yağmur Dede’nin nazarlamasıyla çıkan su gözesidir. Geygel köyü, Kelit köyü ve Kızoğlu köyünün sınırları yağmur dede suyunun bir, iki kilometre altında birleşir. Geygel köyü sınırı burada biter. Kızoğlu köyü ve Kelit köyü sınırları buradan başlayarak doğu kuzeye doğru Purtaşın altından meşeli dere Erikli Tekke köyü sınırına kadar devam eder. Yağmur Dede civarı önemli bir yayla turizmi sahasıdır. Mukaddes bir yerdir. Bu su Yağmur dede adında ermiş bir dervişin kerametiyle yer üstüne çıkmıştır. Efsanesi olan Mukaddes bir sudur.
Yağmur Dede: Geygel köyü,Kelit köyü ve Kızoğlu köyünün sınırları Yağmur Dede suyunun bir kilo metre altında birleşir. Geygel köyü sınırı burada biter. Kızoğlu köyü ve Kelit köyü sınırları kuzey doğu istikametinde devam eder. Burada Kelit köyü sınırı biraz kuzeye inerek ÇİMİÇKE Deresinin altındaki Pur Taşa varır. Oradan yukarı çıkarak doğu ucu ile Ovacık boğazından başlayıp batıya doğru uzanan kayalık ÇAL sıra dağının Batı ucunda geçit veren ve zirvesinde küçük bir su kaynağı bulunan ve kuzeyde şalgamlık deresine, Geygel köyüne, yan yola Fındıklı eşmeye ve çalın üstüne geçit ve yol veren tek geçittir.
Kovala boğazının batı kuzeyinde kalan ve Yan yola, Damudere köyü, Geygel köyü sınırların kadar uzanan bir dere ve yamaçlarından oluşan engebeli bir arazidir. Bazı bölgeleri orman, bazı bölgeleri ekilen tarlalar vardır.
28) ŞALGAMLIK BÖLGESİ:
Şalgam turpgillerden bir yumru bitkidir. Türkmenler bu bitkiyi bilirlerdi. İçi oyularak bulgur doldurar¬ak, dolma yapılır. Suyu çıkarılarak içilir, Yada bu bitkiyi buralara ekiyorlardı, yada burada yabanisi yetişiyordu ki, buraya bu ismi verdiler. Bir birine paralel yan yol istikametine uzanan araları yakın iki ayrı derenin başlangıç nokta-sında çıkan ufak Su kaynaklarının adıdır. Civar¬larındaki arazilerde bu adla anılır.
Güney taraf çalın üstüdür. Ekilebilir tarla yoktur. Taşlık, ormanlık, çalılık saha ve meradır. Ara, ara tarlalar vardır. Çalın üstü denir.
Meşeli Derenin kuzey sırtındaki Kızoğlu köyü yolunda Kızoğlu köyünün Sınırı biter. Tekke köyünün sınırı başlar. Erikli Tekke ile Kelit köyü sınırı bu yolu takip ederek Meşeli Dere çukuru üstündeki Çal bölgesine ulaşır. Çal Bölgesini tam zirveden eşit bölerek Ovacık boğazına kadar veya Tekke, Kelit köy yoluna kadar devam ederler. Çalın doğu ucu Erikli Tekke ile Ovacık köylerine aittir.
Tekke , Kelit köy yolu Çalın kovala düzlüğüne inince göl yerinin batı kenarından geçerek Ulutepe’nin doğusun da, BURAK ABDAL (Buğur Abdal) türbesinin batısından Sarıkaya çalına oradan da Ağcaşarın yaylası denilen su kaynağının doğusunda ki dereden Ağılların önü deresine oradan Bağlar,Ağcaşar deresinin doğu kuzeyindeki dağların zirvesine yakın sırtlarını takip ederek Aşıkgilin ağılın üstün¬den geçer. Derenin Ağcaşar sınırında Sarıkaya köy sınırı biter. Ağcaşar köyü ile Kelit köyü sınırı güney istikametinde tek ardıç ve cevizli deresi altından Çal deresine ulaşır. Yünlü köyü sınırında tamamlanır. İşte bu sınırlar içinde kalan bölge KELİT Bölgesidir. Bağlar, dereler Vadisi Kelit köyüne, Kelit çukuruna ulaşır.Bu vadinin kuzeyi Ulutepe dağının serisi ve güney etekleri olan sıra dağlardır. Bu dağların düzlüğünde Kelit, Sarıkaya köyü yolu geçer. Ağcaşarın yaylası suyu bu yolun kenarındadır. Kelit’e yakın bölümünde Eski Tarla mevki vardır. Türkmenler bu tarlayı ekmişlerdir. Altında killiğin dere,üstünde Kızlar seküşü, Onun batısında Boklu Dere, (güllü dere suyu) sonra Kelit çukuruna bakan Ulutepe yamaçları (bayırları) Ovacık kefi (Ali deresi çalı) vardır. Bu çalın arkasında Ulutepe’nin batı ve kuzey tarafında ormanlık, çalılık ve taşlık düz bir arazi ovacık düzlüğüne ve yer altı gölü üstüne kadar uzanır. Buraya YAZILAR adını takmışlardır. Buradan Kelit Ovacık köy yolu geçer. Bu yol Erikli Tekke ve Kayı köylerine de gider. Kayı Sözcüğü Dağlardaki kaçak Türkmenlere dağlardan Kızoğlu deresine (Yönelin, Çekilin Kayın) manasına verdikleri addır. Ovacık yolu ile kovala arasında kalan ormanlık, çalılık ve ara ara tarlalar bulunan araziye davar yatağı denir. Türkmenler buralarda koyun ve keçilerini otlatırlarmış ve yaz gecelerinde sürüleriyle buralarda yatmışlardır. Bir de kırmızı toprak çıkan yer var ki buraya AŞILIK denir. Bu kırmızı toprağı kullanarak hayvanlarını boyar tanınır hale sokarlarmış. Bu gün buraya höllüklük denir. Bu toprağa bebek¬lerini belerlermiş.
Yazılarda, davar yataklarında TAŞ YIĞINLARI cüğüller vardır. Bu taşları onlar toplamıştır. Kovala düzlüğü çal dağının boyunca doğudan batıya dogru uzanan verimli toprakları olan bir düzlük¬tür. Bölgedeki bütün isimleri (bağlar hariç) Türkmenler vermiştir.
Kelit sınırları içinde Çalın üstünde büyük ve derin bir çukur vardır ki adına kara deniz demişler. Bu çukur gerçekte bir METOİR çukurudur. Demek bu çukur Türkmenler bu bölgeye geldikleri zaman varmış ki ad takmışlar. Belki de o zamanlar içi su ile doluydu ki kara deniz dediler. İklimler değişti. Kar yağışları azaldı buradaki suda bir yol bulup yer altına çekildi. Çukur Kuru kaldı. Eski yıllarda içinde su yoktu. Yalnız içine kar dolar ve haziran ortalarına kadar kar kalırdı. Hatta karlar kurtlanırdı.
BU OLAYLARIN KELİT BÖLGESİ DIŞINDAKİ İZLER İSE ŞUNLARDIR:
Acı su Köyünde Şah Veli Türbesi, Zile yakınında (Kara Şeyh) Şeyh İbrahim, Zile Emirören Köyünde (Kara Reis) Kara Abdal Musa, Türbeleri, Zile Çeltek Köyünde takma adı Çeltek Baba ( Şeyh Mahmut ), Zile Acısu Köyünde (Deli Veli) Şah Veli Türbesi, Zile Karşıpınar Köyünde Şah Velinin savaşçılarının Mezarlığı, Pazar ilçesinin Erkilet Köyünde Mahmut Şeyh Türbesi, Pazarın Kad Beldesinde “KAD” ziyaretgahı, Erbaa’nın Keçeci Baba köyünde “Keçeci Baba” ( Şeyh Ergani Mahmut Veli) Türbesi, Almus İlçesinin Tekeli dağı Gürgen çukurundaki Kutbettin Hayar ve yedi kızlar kabirleri, Celal. Babanın oğulları Hubyar Sultan Türbesi, Diğer oğlu ve Pir sultanın Musahibi ve Rüstem paşanın Hocası Ali Baba vakviyesi ,Pir Sultan Abdal, Onun çırağı Kul Himmet, Kul Hüseyin Türbeleri ve bu ocağa bağlı Beydilli Türkmenleri ve Efsaneleri hep birer belgedirler.
Rahmetli Hüseyin Bay diyor ki; Bana himmet edip ilham veren Keramet ehli veliler bu yerlerin gizemli sırlarını çözerek bir belge niteliğinde bana ışık tuttular. Adeta ben değil onlar bu yazıyı yazdırdılar. Hamd olsun Yüce Allah’a Ve rahmet olsun hakları ve canları gasp edilmiş Türkmen kocalarına ve velilerine.
Hüseyin BAY
Ulutepe Köyü Araştırma Yazar